13 Ekim 2013 Pazar

Pickwick'in Çilesi - Winston İle Tanışma ( Bölüm 23 )

Yavrum ya bir de saf.

“ 3,6,7 ve 15. soruların yanlış dostum. Düzelt istersen. “

“ Teşekkür ederim. Tekrar bakarım. “

“ Benden geçir. Bu sınav baban için madem bu kadar önemliyse. “

Hiçbir şey demeden yanlış sorularını düzeltti benden sonra benim olduğum soruya kadar geldi. Tabi ben o arada ilk bölümü bitirmiştim. İkinci bölüm için yine o boğuk Sinan Akçıl ses tonlu adamın anonsunu beklemem gerekiyordu. Bütün soruları geçirmedi çocuk. O kadar yüzsüz değilmiş demek ki. Aferin.
Neyse baktım bizim çocuk da bitirdi. Artık oflamaya başladım ki diğerleri de bitirdiğimi anlasın heyecan yapsın. Ne kadar kötü bir insanım ben ya. Yani özümde çok iyi bir insanım bence belli etmiyorum. Ben bunları düşünürken Winston bana bakıyordu. Niye bakıyordu ki? Yani tamam kafamda bandana var kırmızı bildiğin ama yani o kadar da dikkat çekici değil. Bakmasana oğlum sinirlerim bozuluyor. Bu bakmaya devam ederken beklenen ses geldi tabii.

“ Birinci bölümü kapatıp ikinci bölüme geçebilirsiniz.”

Sağolasın umarım bu bölüm biraz daha zor olur da Winston dostum biraz daha kopya çeker benden. Verdiğim her kopyayla çocuk bana daha bir yakınlaşıyor. Bu bölüm de test kısmı. Yahu arkadaş nereye “am “ nereye “ is “ koyacağım sorulur mu? Kim hazırladı bu soruları ben derhal onunla görüşmek istiyorum. Getirin bana onu. Zor olmalıydı bu sınav. Hava atabilmeliydim insanlara. “ Hmm canım evet çok zordu. Kaç mı yaptım? 61 puan aldım. “ diyebilmeliydim. Bu bölümdeki soru sayısı da çok azdı. Otuz soru vardı ve bize verdikleri süre bir saatti. Ben ilk yirmi dakikasında bitirdikten sonra döndüm Winston’un kağıdını incelemeye. Doğru, doğru, doğru, oha senin İngilizce öğretmenin kimdi? Durur muyum hemen söyledim.

“ Winston, 4. Sorun yanlış. Kusura bakma söylüyorum ama yanlış anlama beni. Yardımcı olmak için söylüyorum. “

“ Yok sorun değil, çok teşekkür ederim.”

Ama sen de hep teşekkür ediyorsun be çocuk. Gelip de demiyorsun ki ben bunu bir öpeyim teşekkür olarak. Ayıp senin yaptığında. Bak bu sınavın sonucunda belki ayrı kıtalara düşeceğiz. Biraz takdir et.

“ Sanırım bu bölümü kendim yapabildim. “

Çocuk bunu diyene kadar onun beni öptüğünü düşünüyordum. Hiç yorum yapmadım kağıdına. Banane beni öpene kadar cevap vermeyeceğim. Desem de cevap verdim yine. Pickwick duramaz konuşmadan.

“ Tebrikler. “

Bu sefer o ses erkenden geldi. Ben baya bir sevişme senaryosu kurmuşum demek aklımdan. Kim kurmaz ki yanımdaki çocuk seks abidesi. Nasıl güzel kokuyor.

“ Üçüncü bölüme geçiniz. Beş soru var kendinize göre cevap veriniz sorulara. Cümle yapınız ve gerekli durumlarda konuşma becerinizi ölçmek için sorulmuş sorulardır. “

Oley be. Sonunda güzel bir bölüm. Heyecanla açtım sayfayı ilk soruyu görür görmez bütün hayallerim suya düştü.

“ How are you? “

Böyle bir soru mu olur? Böyle bir sınavda sora sora bunu mu sordunuz? Adımı soraydınız keşke. Daha zor yazması. Neyse çok yaratıcı bir şekilde cevap verdim beş soruya da. Ve sonunda sınavı bitirdim diye kapattım kitapçığı. Sonr beş dakika kalmıştı. Baktım Winstonu’un kağıda kelime hatası arıyorum. Birkaç tane vardı onlar konusunda uyardım. Son dakikada o da yetiştirdi. O kısımdan kelime hatası yoksa hiçbir sorun yaşamaz diye düşünüyorum. Neyse sınav bitti çıkıyoruz. Ben montumu giymeye çalışıyorum falan. Baktım bu geldi yanıma.

“ Sınav için gerçekten çok teşekkür ederim. Biliyorum kendim yapmadığım için bana bir faydası yok ama babam bir kez olsun benimle gurur duyabilir. “

“ Demek ki sana da faydası olacakmış. Sorun değil herkes kopya çekti zaten. O halde sonra görüşürüz. “

Dedim ama görüşmeyeceğimize dair içimde büyük bir his var. Neyse tam gidecektim ki tuttu beni. Aha dedim o beklediğim öpüşme sahnesi geliyor. Hazırla kendini Pick. İlk öpüşmen olacak. Dudakları ıslatıyorduk değil mi?

“ Dostum sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. “

Dedi ve sarıldı bana. Beklediğim şey bu değildi. Hani o romantik öpüşme? Ben ondan sipariş etmiştim yanlış göndermişsiniz. Alın bunu değiştirin. Çok da sıkı sarılıyor. Dur oğlum millet yanlış anlayacak. Ayrıl artık ayrıl! Ben anneme bile bu kadar uzun sarılmamıştım.

“ Önemli değil de artık bıraksan beni? “

“ Kusura bakma ya gerçekten mutluyum. “

Evet suratındaki o çarpık gülüşten anlayabiliyorum onu.

“ Gülüşünden belli oluyor zaten. Neyse yardım edebildiğime sevindim. Ben artık telefonumu almaya gitmeliyim kadın dengesiz davranıyor bana karşı. “

“ Tanıştığıma gerçekten sevindim. Görüşürüz.”

“ Emin ol bir ara görüşürüz. “

“ Sen böyle dedin ya içime kurt düştü. Hadi gel biraz takılalım. Bir yerlere gider kafa dağıtırız ne dersin? “

Bak işte şimdi o ilk randevunu kopardın. Ne mi derim? Atlarım bu teklife. Hatta senin üzerine de atlayabilecek bir potansiyele sahibim ama atomun içindeki nötron gibi sakin durabilme yeteneğim var. İçimde Rio Festivali yaşanırken dışımda Ortodoks kilisesinin cemaati ifadesi var.

“ Birkaç saat takılabiliriz sanırım. Bekle telefonumu almalıyım.”

“ Dışarıda bul beni.”

Emredersin paşam. Başka bir isteğin var mı? Ayağın falan yıkanacaksa hiç sorun değil yıkarım. Manyak mısın oğlum sen? İki dakika beklesen burada ölür müsün? Bu oyunlara hiç gerek yok. Ne o öyle ağaçlar arasında birbirini yakalamaya çalışma rolü yapan Yeşilçam yıldızları gibi. Hiç yoramam kendimi ben çıkarım dışarı beni görür yanıma gelirsin. Bu işleyiş böyle gider. Ben bunları düşünene kadar o gitmişti tabii.

“ Ben telefonumu alabilirim artık. Teşekkürler tuttuğunuz verdiğiniz için. “

Dur gülümseyim de kadın yine betona döndüyse bile yumuşasın. Benim gülüşümle de yumuşamaz ki.


“ Al tabi canım. Yanındaki çocuk kimdi? “

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder