8 Eylül 2013 Pazar

Pickwick'in Çilesi - Bölüm 17

“ Bir şey olmaz oğluşum. Sen gayet iyisin boyun posun yerinde ne güzel. Küçükken iyi bakmışsın diyorlar da gururlanıyorum ben de.”

Annemin gururunun oyununa gelmişim yıllardır demek ki. Şimdi anlıyorum bütün o “ Hadi bir tabak daha ye Pick. Aferin oğluma büyüyecek, kocaman adam olacak.” cümlelerinin altında yatan nedeni. Bak anne büyüdüm ve gerçekten kocaman oldum. Mutlu musun şimdi? Ben değilim o tartıya nasıl korkuyla çıkıyorum biliyor musun sen? Winstonla çıkarken çocuğa tapmamak için kendimi nasıl zor tutuyordum biliyor musun sen? Bilmiyorsun işte. Hep senin yüzünden. Şimdi telepatiyle bir tokat indirecek suratımın ortasına. Valla hak ettim. Özür dilerim annelerin gülü. Winston burada o yüzden gerginim. Daha kötüsü Winston burada ve ben kalçasını kesiyorum. Heyecanıma ver.

“ Teşekkür ederim anne. Bak cidden kocaman oldum. Mutlusundur. O Mualla abla da kıskançlığından çatlasın. Onun çocukları solucan gibiler değil mi?”

“ Abartma Pick. Sen gayet normalsin. Vücudunu seviyorum ben. “

O nasıl söz arkadaşım? Annem burada değil mi? Azıcık görgü öğrenseymişsin keşke. Bir numaradan farkın kalmadı resmen gözümde. Sahi Bir numara nerelerde acaba. O kasları özlemedim değil.

“ Sana söylemesi kolay geliyor tabii Winston efendi. O kasları yapmak için yemek yemeyip spor salonuna gittin. Bak anne bu çocuk hiç yemek yemiyor. Bence her gün bize gelmeli yemeklere.”
Bunu intikam almak ve biraz da onun kilo alması için söylemiş olsam da çocuğun gözleri parladı resmen. Pickwick o kadar çok şey düşünüyorsun ama düşünmeden konuşuyorsun resmen. Bunu nasıl yapıyorsun hala anlamıyorum be oğlum.

“ Gelsin tabii oğluşum, özletti zaten kendini uzun zamandır. Bana bak çocuğum yemeklerde bizdesin bundan sonra. “

“ Yok anneciğim ben lafın geli-“

“ Son sözü ben söylerim Pickwick. Yemeklerde beraberiz dedim ve o kadar.”

“ Emredersiniz. “

“ Yok efendim size bu kadar zahmet vermeyim ben. Ama eğer istiyorsanız haftada birkaç gün uğrarım.”

İstemeyiz. Niye isteyelim seni? Bir tek tencerenin kapağını suratıma kapatmadığın kaldı zaten. Onu da yap rahatla değil mi? Yok öyle bir şey. Ben seni bundan birkaç saat önce kovdum yanımdan. Sevdiğim Winston olmadan gelme demedim mi? Gerçi sevdiğim Winston gibi de davranıyor. Olsun senden hala nefret etmeye çalışıyorum. Zaten Yedi var olmaz Winston. Üzgünüm. Sanki evlenme teklif etti de ben geri çeviriyorum. Bunu not al Pick, bir daha öyle romantikli filmler izleme. Düşüncelerine karışıyor sonra.

“ Ne gerek var yoracaksın kendini boşuna canım. Biz sensiz de yemek yiyebiliriz. “

“ Ben az önce kararı verdim oğluşum. Sen istersen git bir sigara iç. Yemekleri masaya Winston oğlum taşır. Değil mi?”

“ Tabii efendim. Pickwick’e de rahatsızlık vermiş olmam hem.”

Evet bence de ben bir sigara falan içeyim de sinirim yatışsın. Bilin diye söylüyorum sigaranın öyle bir etkisi yok. Sadece sizi o ortamdan çıkarıyor. Şu durumda bana gayet iyi gelecek bir işlev. Bakayım benim bakkaldan güç bela alabildiğim sigaram nerede? Heh çantamda olacaktı. Dolaylı olarak odamda. Çok üşensem de gitmeye, canımı istettiler bir kere. Yürü Pick. Odama girdiğimde dikkatimi çeken ilk şey biraz dağınık olmasıydı. Gittim orayı toplamaya başladım. Malum sevişmek falan isterse Winston odama tekrar geleceğiz. Ne demek o isterse Pick yahu? Sen isteyecek misin önemli olan tek şey o. Neyse bu yastığın burada ne işi var acaba? Getirmişimdir bir sebep için. Sigaramızı da aldık, odayı da topladık. Rahat rahat gidip sigara içeyim bari. Balkon bu saatlerde gerçekten güzel görünüyordu. Ve tuhaf bir şekilde serindi. Bazen bu iyi bir şey ama şimdi gerçekten üşüyordum. Battaniye mi alsam acaba üzerime? Yok hareket etme Pick iç sigaranı gir içeri. Sigaramdan ilk dumanı keyifle içime çekiyordum ki balkon kapısı açıldı. Yok bana bu evrende huzur falan ben anladım onu. Gelen kim diye bakmadım bile. Annem olsa oğluşumdiye lafa dalardı. Kesin Winston bu.

“ Burası gerçekten çok güzel bir yer. Çok şanslısın Pickwick. Gerçi biraz üşümüş gibi görünüyorsun.”

“ Burası gerçekten güzel.”

Böyle diyerek diğer tüm söylediklerini yoksaydığımı göstermeye çalıştım. Sanırım başarılı oldum diye düşünürken birden omzumda bir el bir kol -ne bileyim bacak bile olabilir- hissettim. Ne olduğunu anlayamadan sert bir şekilde arkamı döndüm ve yaptığım hareket sanırım bakışlarımla beynini patlatmaya çalışmaktı.

“ Özür dilerim Pick, sadece soğuktan titriyordun. Ve soğuğu sevmediğini biliyorum. Belki sarılmam seni ısıtır diye düşündüm.”

Sen kim oluyorsun da düşünüyorsun çocuk? O kadar üşüsem içeri girerdim değil mi? Ama yok sen gelmiş burada benim evimde bana Winston’luğunu taslayacaksın değil mi? Üzgünüm burada geçerli değil hiçbir numaran. Bir yandan bunları düşünürken diğer yandan birinin bana böyle sarılmasını özlemişim diye düşünüyordum. Artık kendimi aştım bence, birkaç şeyi bir arada düşünebiliyorum.

“ Isınmak istesem içeri girerdim. Beni düşüneceğin zamanı biraz fazla ıskalamadın mı sence de Winston?”

“ Haklısın Pick. Ama çok titriyorsun farkında değilsin sanırım. Hadi içeri geç sofra hazır.”

“ Sen git ben geliyorum şimdi. Anneme sarılma mevzusundan söz etme ümitleniyor kadın.”


“ Ne konuda ümitleniyor ki? “

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder