“ Akşamki konuşmayı tekrarlayabilirim. Söylediğim her sözde
ciddiydim. Bunu unutma Winston.”
Çalan şeyleri sevmeme nedenlerim o kadar çok ki. Yine çok
ciddi bir konunun üzerine kapım çalındı. Ve gir dememi beklemeden annem daldı
yine odaya. Yahu kadın hiç düşünmüyor musun bu çocuklar ne zamandır ayrılar
belki sevişiyorlar falan diye. Ayıp yani.
“ Çocuklar yemek hazır gelin sofraya hadi. Winston ellerini
yıkamayı unutma. Pickwick sen de gel benimle yemekleri masaya taşıyalım.”
Oldu Winston kraliyet hizmeti görsün, ben gideyim uşak
rolüne gireyim. Ayıp ettin anne oğluna. Gerçi sen de haklısın yani. Misafiri mi
çalıştıracaksın. Sen Pickwick’in annesisin her işi kendin görme genlerin var.
Bunu en iyi ben bilirim değil mi? Şu içinden konuştuğun kadar dışından da
konuşsaydın neler başarmıştın Pick düşünsene. Bu ne çene arkadaş.
“ Oğluşum Winston’a kızma olur mu? Sürpriz falan yapmadı.
Ben çağırdım onu. Belki benim yanımdayken daha rahat konuşursunuz çocukla.
Biliyorum çünkü seni. Kırgınsın ona.”
“ Anne, gözünü seveyim oğluşum deme bari. Aslında kırgın
mıyım bilmiyorum. Bir duygu var içimde ama onun ne olduğunu bilmiyorum. Ve ne
olduğunu bilmediğim şeylere yaklaşımımı biliyorsun anne. O yüzden şu aşamada ne
yapacağımı bilmiyorum. Yine de ona yumuşak davranamam. Kalbimi kırdı,
biliyorsun bunu.”
Bunu söylerken bir an ağlayacak gibi oldum. Biraz daha
zorlasam ağlardım bence. Hadi oğlum biraz daha duygusal ol. Ağla bir kere de
bütün herkes görsün senin de ağlayabildiğini. Bakayım hadi gözyaşı korkma
yanağım tutar seni. Biliyorsun Nicki Minaj’da ne kadar kalça varsa bende de o
kadar yanak var. Hadi ak! Akmadı. Akmaz tabi ağlayacağın zaman Nicki Minaj’ın
kalçasını düşünürsen akmaz gözyaşın. Oğlum her şeyi öğrenecek kadar zekisin bir
şu duyguları nasıl kullanacağını öğrenemedin ya. Ama ne yapayım onlar da
kullanma kılavuzuyla gelmiyor ki.
“ Ben geldim, ben de bir iş yapayım lütfen.”
“ Başlangıç olarak intihar edebilirsin.”
Bu sözümden sonra annemin gizliden attığı bir tırnak
darbesinden sonra istemsizce irkildim. Kadının içinde bir puma yatıyormuş da
haberim yokmuş. Demek o yüzden Carmen’le iyi anlaşamadı benim annem.
Bilmeyenler için Carmen benim kedim. Çok sevimli bir şeydi. Anneme değil tabii.
İki kedi anlaşamadı. Carmen de çareyi kaçmakta buldu. Kaçtı evden, son
zamanlarda haberlerini alıyorum. Kötü yola düşmüş. Mahallede her kedi onun
peşinde. Bir Müge Anlılık konu daha çıktı işte buyur. Ben dediğimi düzeltmezsem
ikinci konu da oğlunu tırnaklarıyla öldüren anne olacak.
“ Kusura bakma Winston, refleks oldu artık. Tahmin edersin
herhalde?”
“ Biliyorum Pickwick, sorun değil. Ben ne yapayım efendim?”
“ Ekmekleri doğrayabilirsin canım. Bıçağı mümkün olduğunca
Pickwick’ten uzağa götürmende hayır var yalnız. “
Vay be annemde ne değişiklikler var böyle. O göz kırpmalar,
beni tırmalamalar, “canım” demeler. Ayıp ediyorsun anne. Burada duran senin
oğlun. Her gün hatırlatmak zorunda mıyım? Soğuk gece hani, sancılar falan.
Olsun sabır Pick. Sabret o çocuğu öldürmeden gider belki. Annemi benden almaya
çalışıyor ya çocuk. Ayıp ikinizin yaptığı da.
“ Haklısınız, beni öldürmesini geçtim kendine bir zarar
verebilir bıçağı bana saplamaya çalışırken. Hehe”
Hehe ne hehe? O ne oluyor. O nasıl bir gülüş. Bu kadar mı
samimiyetsizsin sen çocuğum? O değil de gayet içten görünüyordu gülüşü. Bir
bakayım; evet bu Winston’un mutlu olduğundaki duruşu. Omuzlar hafif çökük,
surattaki çarpık gülümseme, bir iş yaparken saçını biraz geriye atma ve en
kötüsü de ayaklarıyla ritim tutma. Şu huyundan bir türlü vazgeçiremedim onu.
Benim düzenli ritimlere karşı bir antipatim var bir süre sonra sinirimi
bozuyorlar. Onu da geçtim o ayaklarıyla ritim tutarken kalçaları da gayet güzel
görünüyor yani. Kulağıma acımıyorsan gözüme acı, ona da acımıyorsan kalbime
acısana be çocuk!
“ Şu sesi yapmasan olmaz mı Winston?”
“ Ah unutmuşum afedersin. Ne zaman alışacaksın acaba hep
merak ediyorum.”
“Alışmaya seninle başlamasam da olur öyle değil mi canım?”
Canım dedim. Sırf annem laf soktuğumu anlamasın diye o
kelimeyi telaffuz ettim. Gidip dişlerimi fırçalasam mı? Ya da buldum daha iyisi
gidip ağzıma kezzap dökeyim. O kadar da abartmayım yahu. Mafya sevgilisinden
ayrılmış kadın moduna niye sokayım kendimi.
“ Küçüklüğünde de öyleydi canım o. Sünnet düğününde özenle
hazırlanmış sahnenin ortasına çıkıp davulcunun bacağını ısırmıştı.”
Harika! Anne, bunu anlatmak zorunda mıydın gerçekten? Ben
nasıl bakacağım insanların yüzüne. Gerçekten yapmışım öyle bir şey işin kötü
yanı o. Ama şimdi ben de haklı sayılırım. Rahatsız oluyorum arkadaş. Rahatıma
düşkün bir Pickwick’im ben.
“ Gerçekten öyle mi yaptın Pick? Şiddet dolu bir çocuk
olduğunu hiç düşünmemiştim. Hele böyle bir aileye sahipken nasıl o kadar
sinirli bir çocuk olabildin bilmiyorum.”
“ Demek ki aileden birinde sinirlilik varmış ki bana geçmiş.
Araştırmalar ailenin çocuğun psikolojik durumuna etkisinin çok yüksek olduğunu
söylüyor Winston. Araştır birazcık.”
“ Özür dilerim sayın hocam. Bu bilgileri edinecek kadar
kendimi geliştiremedim.”
Sen benimle niye bu kadar samimi konuşuyorsun ki? Seninle
hala konuşmamın hatta kibar konuşmamın tek sebebi annemin burada olması. Sen de
bunu fırsat bildin oynuyorsun benimle. Şu yemek bitsin ben göreceğim seni
Winston efendi!
“ Anne sen ne pişirdin böyle. Gören bilmem hangi Arap
ülkesinden biri beni gördü de istemeye geldi sanacak. Gelen yalnızca Winston.”
“ Evet efendim, bu kadar zahmet etmenize hiç gerek yoktu. “
“ Ne zahmeti oğlum, ben kendim istediğim için yaptım. Hem
Pickwick de pek sever bu yemekleri.”
“ Sevmesine severim de annecim, Pickwick aynı zamanda
tartıya çıktığında zayıf olmayı da seviyor.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder