29 Ağustos 2013 Perşembe

Pickwick'in Çilesi - Bölüm 16

“ Akşamki konuşmayı tekrarlayabilirim. Söylediğim her sözde ciddiydim. Bunu unutma Winston.”
Çalan şeyleri sevmeme nedenlerim o kadar çok ki. Yine çok ciddi bir konunun üzerine kapım çalındı. Ve gir dememi beklemeden annem daldı yine odaya. Yahu kadın hiç düşünmüyor musun bu çocuklar ne zamandır ayrılar belki sevişiyorlar falan diye. Ayıp yani.

“ Çocuklar yemek hazır gelin sofraya hadi. Winston ellerini yıkamayı unutma. Pickwick sen de gel benimle yemekleri masaya taşıyalım.”

Oldu Winston kraliyet hizmeti görsün, ben gideyim uşak rolüne gireyim. Ayıp ettin anne oğluna. Gerçi sen de haklısın yani. Misafiri mi çalıştıracaksın. Sen Pickwick’in annesisin her işi kendin görme genlerin var. Bunu en iyi ben bilirim değil mi? Şu içinden konuştuğun kadar dışından da konuşsaydın neler başarmıştın Pick düşünsene. Bu ne çene arkadaş.

“ Oğluşum Winston’a kızma olur mu? Sürpriz falan yapmadı. Ben çağırdım onu. Belki benim yanımdayken daha rahat konuşursunuz çocukla. Biliyorum çünkü seni. Kırgınsın ona.”

“ Anne, gözünü seveyim oğluşum deme bari. Aslında kırgın mıyım bilmiyorum. Bir duygu var içimde ama onun ne olduğunu bilmiyorum. Ve ne olduğunu bilmediğim şeylere yaklaşımımı biliyorsun anne. O yüzden şu aşamada ne yapacağımı bilmiyorum. Yine de ona yumuşak davranamam. Kalbimi kırdı, biliyorsun bunu.”

Bunu söylerken bir an ağlayacak gibi oldum. Biraz daha zorlasam ağlardım bence. Hadi oğlum biraz daha duygusal ol. Ağla bir kere de bütün herkes görsün senin de ağlayabildiğini. Bakayım hadi gözyaşı korkma yanağım tutar seni. Biliyorsun Nicki Minaj’da ne kadar kalça varsa bende de o kadar yanak var. Hadi ak! Akmadı. Akmaz tabi ağlayacağın zaman Nicki Minaj’ın kalçasını düşünürsen akmaz gözyaşın. Oğlum her şeyi öğrenecek kadar zekisin bir şu duyguları nasıl kullanacağını öğrenemedin ya. Ama ne yapayım onlar da kullanma kılavuzuyla gelmiyor ki.

“ Ben geldim, ben de bir iş yapayım lütfen.”


“ Başlangıç olarak intihar edebilirsin.”

Bu sözümden sonra annemin gizliden attığı bir tırnak darbesinden sonra istemsizce irkildim. Kadının içinde bir puma yatıyormuş da haberim yokmuş. Demek o yüzden Carmen’le iyi anlaşamadı benim annem. Bilmeyenler için Carmen benim kedim. Çok sevimli bir şeydi. Anneme değil tabii. İki kedi anlaşamadı. Carmen de çareyi kaçmakta buldu. Kaçtı evden, son zamanlarda haberlerini alıyorum. Kötü yola düşmüş. Mahallede her kedi onun peşinde. Bir Müge Anlılık konu daha çıktı işte buyur. Ben dediğimi düzeltmezsem ikinci konu da oğlunu tırnaklarıyla öldüren anne olacak.

“ Kusura bakma Winston, refleks oldu artık. Tahmin edersin herhalde?”

“ Biliyorum Pickwick, sorun değil. Ben ne yapayım efendim?”

“ Ekmekleri doğrayabilirsin canım. Bıçağı mümkün olduğunca Pickwick’ten uzağa götürmende hayır var yalnız. “

Vay be annemde ne değişiklikler var böyle. O göz kırpmalar, beni tırmalamalar, “canım” demeler. Ayıp ediyorsun anne. Burada duran senin oğlun. Her gün hatırlatmak zorunda mıyım? Soğuk gece hani, sancılar falan. Olsun sabır Pick. Sabret o çocuğu öldürmeden gider belki. Annemi benden almaya çalışıyor ya çocuk. Ayıp ikinizin yaptığı da.

“ Haklısınız, beni öldürmesini geçtim kendine bir zarar verebilir bıçağı bana saplamaya çalışırken. Hehe”

Hehe ne hehe? O ne oluyor. O nasıl bir gülüş. Bu kadar mı samimiyetsizsin sen çocuğum? O değil de gayet içten görünüyordu gülüşü. Bir bakayım; evet bu Winston’un mutlu olduğundaki duruşu. Omuzlar hafif çökük, surattaki çarpık gülümseme, bir iş yaparken saçını biraz geriye atma ve en kötüsü de ayaklarıyla ritim tutma. Şu huyundan bir türlü vazgeçiremedim onu. Benim düzenli ritimlere karşı bir antipatim var bir süre sonra sinirimi bozuyorlar. Onu da geçtim o ayaklarıyla ritim tutarken kalçaları da gayet güzel görünüyor yani. Kulağıma acımıyorsan gözüme acı, ona da acımıyorsan kalbime acısana be çocuk!

“ Şu sesi yapmasan olmaz mı Winston?”

“ Ah unutmuşum afedersin. Ne zaman alışacaksın acaba hep merak ediyorum.”

“Alışmaya seninle başlamasam da olur öyle değil mi canım?”

Canım dedim. Sırf annem laf soktuğumu anlamasın diye o kelimeyi telaffuz ettim. Gidip dişlerimi fırçalasam mı? Ya da buldum daha iyisi gidip ağzıma kezzap dökeyim. O kadar da abartmayım yahu. Mafya sevgilisinden ayrılmış kadın moduna niye sokayım kendimi.

“ Küçüklüğünde de öyleydi canım o. Sünnet düğününde özenle hazırlanmış sahnenin ortasına çıkıp davulcunun bacağını ısırmıştı.”

Harika! Anne, bunu anlatmak zorunda mıydın gerçekten? Ben nasıl bakacağım insanların yüzüne. Gerçekten yapmışım öyle bir şey işin kötü yanı o. Ama şimdi ben de haklı sayılırım. Rahatsız oluyorum arkadaş. Rahatıma düşkün bir Pickwick’im ben.

“ Gerçekten öyle mi yaptın Pick? Şiddet dolu bir çocuk olduğunu hiç düşünmemiştim. Hele böyle bir aileye sahipken nasıl o kadar sinirli bir çocuk olabildin bilmiyorum.”

“ Demek ki aileden birinde sinirlilik varmış ki bana geçmiş. Araştırmalar ailenin çocuğun psikolojik durumuna etkisinin çok yüksek olduğunu söylüyor Winston. Araştır birazcık.”

“ Özür dilerim sayın hocam. Bu bilgileri edinecek kadar kendimi geliştiremedim.”

Sen benimle niye bu kadar samimi konuşuyorsun ki? Seninle hala konuşmamın hatta kibar konuşmamın tek sebebi annemin burada olması. Sen de bunu fırsat bildin oynuyorsun benimle. Şu yemek bitsin ben göreceğim seni Winston efendi!

“ Anne sen ne pişirdin böyle. Gören bilmem hangi Arap ülkesinden biri beni gördü de istemeye geldi sanacak. Gelen yalnızca Winston.”

“ Evet efendim, bu kadar zahmet etmenize hiç gerek yoktu. “

“ Ne zahmeti oğlum, ben kendim istediğim için yaptım. Hem Pickwick de pek sever bu yemekleri.”

“ Sevmesine severim de annecim, Pickwick aynı zamanda tartıya çıktığında zayıf olmayı da seviyor.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder