Sen neymişsin be Pick! Helal sana. Çocuğu iyi benzettin.
Gerçi Amerika dedi, buradan kurtuluş biletin dedi ama yok. Öyle her kıtada terk
edilemem benim de bir gururum var. Ayrıca gerçekten benim sevdiğim Winston
nerede? Bu hödük olamaz o. Pickwick ağzını bozma elin uzaylısı için. Galaksiler
arası ahlak polisine takılma sonra bak başında yeterince dert var zaten. Canım
uzaylı. Ne diyorum yine ben!
Acaba doğru bir karar mı verdim? Çünkü burada kalırsam Yedi
diye bir sorunum var. Ayrıca 1,2,3,4,5,6 diye sorunlarım da var.
O değil de çocuk harbiden gitti. Öyle melül melül baka baka
gitti. O gözden kaybolana kadar bakmadım ona. İçimde kalmadı değil gerçi. Olsun
hak etti.
Hani Pink demiş ya “ Sadece bana bir sebep ver, sadece
birazcık yeterli. “ valla doğru demiş. Gelsin alnından öpeceğim. Biri bana
bunların neden olduğuna dair ipucu falan versin yoksa ben düşünmekten kafayı
yiyeceğim. Saat de baya geç olmuş ben fark etmeden baya baya canım Yedi’nin
bankında saatlerimi geçirmişim. Eve gideyim de annem merak etmesin bir de
kahvaltıyla duruyorum saatlerdir. Gideyim gitmesine de bu saatte otobüsler
acayip kalabalık olur. Yani sanırım öyle olur. Ben en iyisi yürümeye devam
edeyim. Kilo veririm hem. Gerçi böyle diye diye Süreyya Ayhan’ı geçtim hala
gram kaybetmedim o nasıl oluyor bilmiyorum. Ben eve gideyim de annelerin gülüne
biraz yağcılık yapıp yemek hazırlatayım. Biliyorum çıkar ilişkisi görünüyor ama
kadın da mutlu oluyor ona iltifat edince. Pick kiminle konuşuyorsun sen yahu?
Tek başınasın unuttun herhalde yine. O geçen otobüs mü? Valla öyle bakayım
bizim eve gidiyor. Galiba bir tane de boş koltuk gördüm orada yardır Pick!
“ Abi hastaneye gider mi?”
“ Gider yeğenim noldu bir yerine bir şey mi oldu?”
“ Yok abi hastanenin orada bir akraba oturuyor da akşam
yemeğe davetliymişiz. “
Kural bir; asla otobüs şöförüne evinizin yerini söylemeyin.
Ona söylerseniz sağır sultan bile duyar. Daha kötüsü başka otobüse binerseniz
yiyeceğiniz tribin haddi hesabı yok.
“ Tamam genç gel otur istersen buraya. “
“ Yok abi arkada bir yer görmüştüm.”
Kural iki; asla şöför yanına oturmayın. Yol boyunca
konuşturur. Sadece kendi konuşsa siz dinleseniz iyi. Sizi de konuşturur. Ağız
tadıyla kulaklığınızı takıp müzik bile dinleyemezsiniz.
Neyse arkaya geçeyim de oturayım diye bir mücadele verdim.
Hatta sona yaklaşırken bir teyzeyi tekmelemek zorunda kaldım. Banane teyze
elindeki pazar torbalarından? Ben mi dedim yığın yap da domatesler ezilsin
diye. Çekileceksin önümden burada Pickwick geçmeye çalışıyor değil mi?
Tam geçtim koltuğa böyle dünya kupasını kazanmışım gibi
seviniyorum derken bir baktım benim ineceğim durağa az kalmış. Hadi Pick geri
kalk. Bu sefer kadını tepemezsin de. Valla o bastonla bir vursa ölürsün oğlum
sen. Tamam teyzeyi atlattık sıra bebek arabasında. Oradan da şöye bir kıvrılma
hareketiyle geçsek. Sen harikasın Pick.
“ KAPTAN İNECEK VAR!”
O ses benden mi çıktı yoksa? Eminim değil mi bildiğin
konuşan bendim? Yahu Pickwick sende ne cevherler varmış. O sesi geçtim kaptan
ne? Uçakta mısın sen. Paraşütle mi atlayacaksın sanki. “Müsait bir yerde…” nin
nesi eksik? Olsun o adamın şaşkın bakışlarını da atlatırsın sen sakinliğini
bozmadan in. Ve daha fazla rezil olmadan. Gerçi bu insanları bir daha nerede
göreceksin ki. Bırak rezil ol oğluşum. Aha annemi görme saatim gelmiş benim
buradan bunu anlıyoruz. Geliyorum anne. Ekmek var mı evde? Aferin Pick annene
telepati yoluyla ekmek olup olmadığını sordun az önce. Bak bakalım cevap gelmiş
mi? İyice çıldırdım. Biraz daha ileri seviye olsam kimseye zarar gelmez. Ben
bir annemi arayım da günümüz insanları gibi modern yöntemlerle sorayım.
“ Annelerin gülü, evde ekmek var mı? Kahvaltıyla duruyorum
ben.”
“ Ben de tam seni arayacaktım. İki tane al oğluşum paran
varsa.”
“ Anne biz bir ekmeği bile bir haftada zor bitiriyoruz, iki
tane neden?”
“ Akşam misafirimiz var oğluşum. Hadi al gel eve.”
“ Yine o gündeki kadınl-“
Suratıma kapattı. Ah be anne. Niye her seferinde böyle
yapıyorsun anlamıyorum ki. Bak hem yaram var suratıma kapanan telefonlardan
dolayı. Neyse gideyim ekmeği alayım. Sigaram da bitmek üzere zaten. Dur benim
param var mı acaba? Var gibi görünüyor. Şu canını yediğimin Yedi’si sayesinde –
tabii Winston’un emeğini de unutmamak lazım- bir yere para harcayacak kadar
dolaşamadım ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder