5 Ağustos 2013 Pazartesi

Pickwick'in Çilesi - Bölüm 7

Bende yine bir savunma alaycılığı var. Neden her zaman bu oluyor anlamıyorum yahu. Hayır canım kelimesinin iticiliğini o meme dekoltesi kapatıyor olması gerekiyordu sonuçta. Ben neden bu kadar takılmıştım buna? Gittikçe fark ettiğim şeylerden biri de sevişmeyi isteyen kişinin ben olmasıydı. Garip cidden. Ben, Pick, nasıl böyle bir şey yaparım. Acaba ona fark ettirmeden kapıdan çıkıp gitsem mi? Ama açım sonuçta ben de insanım kahvaltı edeyim o sırada konuşmaya çalışırsa tıkarım ağzına iki domates ne bileyim peynir falan. “Aç ağzını bakayım. Hamm yap. Aferin” ayağına sevimli de olurum hem. Sorarsa ne bu sıcakkanlılık diye dalga geçtiğimi söylerim. Hem belki AIDS olabilir o konuya hala açıklık gelmedi sonuçta iyi davranmam gerek. Ne diyorum ben Allah için.

“ Çay oldu sofra hazır mı?”

“Para hazır mal hazır mı konuşmasına döndürmesene şunu Pick.”

“ Hayatımda heyecan istiyorum Yedi anlatabiliyor muyum?”

“ Tamam gel filmi sen seç. Bak çok heyecanlı.”

Allah için Yedi kaç tane filmin var zaten. Sahi kaç tane filmi var bunun?

“ Kaç film arasından karar vermem gerekiyor?”

“ Yaklaşık 300-350 filmim var. Kategorilerine göre ayrılmış durumda. Daha önce görmedin mi Pick?”
300 mü dedi o? Daha önce o kadar filmi bir arada CD satan amcanın dükkanında görmüştüm herhalde. Orada bile kategorilerine göre düzenli değildi. Bir düzen hastası daha karşımda anlaşılan. Merhaba ikinci 5 Numara. Baban nasıl iyi inşallah? Aha iyice delirdim. Yahu hayalimden milletin babasına selam yolluyorum bildiğin. Müge Anlı’ya çıksam iyi reyting yaptırırım yeminle. Kendine gel Pick çocuk suratına bakıyor.

“ Azmış ya.”

Az mı dedim az önce? Çocuk sorsa bir sinirle sana “ Sen hayatında o kadar film mi gördün?” diye, ne diyeceksin acaba?

“ Biliyorum ama daha artıyor sen de eklersin zamanla. Bir de onları düzenlemek hoşuma gidiyor.”

“ Bir 5 Numara vakası daha var karşımda anlaşılan.”

“ Beni ilk kez bir başka numarayla karşılaştırdın Pick.”

Oradaki “başka” sözcüğüne yüksek bir vurgu yaptığında anladım ben hatamı. Yahu çocuğun evindesin üstelik o çocuk sana duygularını açmış hatta yetmemiş memelerini gözler önüne sermiş sen ne diyorsun.

“ Kusura bakma Yedi, beni biliyorsun. Alışamadım henüz bu duruma.”

“ Mühim değil canım, bu biraz da benim kabahatim.”

“ Dedelerin kahve konuşmasına çevirmeyelim ortalığı Yedi. Dünden beri sana bir şey söylemek istiyorum zaten.”

İkinci hata. Oğlum sen napıyorsun bugün. Heyecan yaptı çocuk suratında nur belirdi yemin ediyorum.

“Ne söyleyeceksin?”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder