25 Ağustos 2013 Pazar

Pickwick'in Çilesi - Bölüm 15

Olabilecek en yüzsüz insan modeli karşımda. Gerçi yüzü de o kadar güzel ki kendime küfrediyorum onu görünce bak akranların ne kadar yakışıklı sen niye böylesin diye. Ama yok yine de ne kadar yakışıklı olursa olsun, ne kadar kırmızı dudaklı olursa olsun yüzsüz işte. O değil de dudaklarını özlemedim değil. Odaklan Pick. Nefret ediyoruz ondan. Etmeye çalışıyoruz en azından.

“ Anneciğim senin mutfakta işlerin yok muydu? Bugünlük diyetimi de bozacağım sırf senin için bak bu iyiliğimi unutma.”

“ Tamam siz de gidip Pickwick’in odasında oturun isterseniz çocuğum. Ben yemek hazır olunca size seslenirim.”

“ Tamam annelerin gülü sen dert etme biz biraz arayı kapatırız.”

Annem mutfağa gider gitmez Winston’un kolundan sıkıca tutarak odama sürükledim. Gerçi çok isteksiz de değildi yani. Odama girmeye ne meraklıymış. Neyse ama içimde anlatamadığım bir sinir var çocuğa karşı. Gerçi nasıl olmasın. İlişkimiz mükemmeldi bana göre. Ben yapım gereği mantıklı düşünen biriyimdir. Gerçi görüyorsunuz ne kadar kuruyorum. Ama aynı zamanda kurduklarımı dışarıya belli etmiyorum. O yüzden kıskançlığımın ve takıntılarımın normal seviyede olduğunu düşünüyorum hep. Neyse mükemmeldi diyordum. Öyleydi sonra bu Winston geldi beni terk etti. Bana söylediği şey tam olarak;

“ Biliyorum senin gibi birini asla bulamayacağım. Ve seni seviyorum. Bu bir gerçek. Ama yapamıyorum. Kendini bana açmıyorsun, biraz daha kendini serbest bırakmanı istiyorum benimle. Ve biliyorum seni olduğundan farklı biri yapmaya çalıştım. Ve işin kötü yanı benimle birlikte olabilmek için pek çok şeyden fedakarlık yaptın. O yüzden üzgünüm. Ama artık devam edemiyorum. Kendine iyi bak Pickwick.”

Buydu. Bir insan bunları duyduktan sonra nasıl kendine iyi baksın ki? Ayrıca bu yetmezmiş gibi eski sevgililik görevlerini de yapmadı. Hayatıma sürekli girip beni kıskandırmadı, arada mesaj atıp kendini hatırlatmadı. Daha sonra bir akşam beni aradı ve özlediğini söyledi. O aramayla kendini hayatımda buldu. Yetmezmiş gibi bir de benimle başka kıtada ayrılmak istiyor. Çocuktaki fanteziye bakar mısınız?
Her neyse sinirliyim tabii ki.


“ Sen ne yaptığını sanıyorsun? Bu akşam sahilde sana yeteri kadar açık konuştuğumu sanıyordum. Neden buraya geldin?”

“ Haklısın Pickwick. Buraya gelmekle hata yaptım. Ama annen beni çağırdı. Ben de gelemeyeceğimi anlatmama rağmen o çoktan yemek için söz vermemi sağlamıştı. Sen de biliyorsun ki o kadına hayır demek imkansız.”

“ Biliyorum o benim annem sonuçta. Gerçi sen de haklısın ona hayır diyebilecek bir insan tanımıyorum.”
Ben neden birden yumuşadım bu çocuğa? Bana her seferinde bunu yapıyor işte bu çocuk. Şu anda böyle sarılıp boynuna ağlayabilirim. Yapabilirim bunu ama yapar mıyım? Tabii ki hayır. Pickwick’in hala bir gururu var sonuçta. Şimdi dik dur Pick, göbeğin belli oluyor çünkü!

“ O yüzden kusura bakma Pickwick. Ama anneni üzmemek adına bu geceyi sakin geçirsek olmaz mı? Merak etme yemeği yedikten sonra kalkacağım.”

“ Bunu sen söylüyorsun. Unutma bu evde son sözü Pickwick’in annesi söyler. Büyük ihtimalle kalmanı isteyecek. “

“ Sen isteyecek misin peki?”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder