20 Ağustos 2013 Salı

Pickwick'in Çilesi - Bölüm 13

“ Abi iki ekmek bir tane de Camel Box alabilir miyim?”

“ Alabilirsin tabii.”

“ Abi verirsen alacağım.”

“ Kendin alamıyor musun oğlum kazık kadar çocuk oldun.”

Şimdi gel buradan yan Pick. Adam konuşmaz konuşmaz seninle konuşası geldi resmen. Hayır bir de amacı ne anlayabilsem. Ağzına vuracağım bir tane o olacak da sabır Pick. Gerçi vursan nasıl kaçacaksın. Tavşan gibi aile var herifte. Bakkala bir giriyorum sol arka köşede 18 kişi. Neyse sabır Pickwick en büyük erdem hani.

“ Abi acelem var. Boyumla alakalı bir durum olsaydı katılırdım sana ama sigaralara ulaşmak için önümde KOCAMAN bir engel var.”

Umarım anlamıştır. Gerçi anlamışa benziyor. Suratındaki alaycı gülüş gitti, her an bana satırla saldıracakmış gibi bakmaya başladı herif. Banane abi tüketici haklarına şikayet ederim. Dur veriyor galiba. Oh rahatladım gerçekten. Beni satırla kovalayacak olan adamı tüketici haklarına şikayet etmeyi düşünecek kadar korkmuştum sanırım.

“ Hadi kolay gelsin abi. “

Böyle de yüzsüz bir insanımdır. Az önce adamı hayalimde kendimi satırla kovalattım sonra onu mahkemeye verdim. Az daha bakışsaydık büyük ihtimalle hapiste adama don, sigara falan götürecektim.
Evin yolunu tuttum. Yorgun hissediyorum kendimi. Büyük ihtimalle sürekli düşünmekten oluyor bu. Doktorun verdiği ilacı mı kullansam acaba. Ama yok ya onu içince de kendimi “ Losing My Religion “ un klibinde dans eden adam gibi hissediyorum. Düşünmemenin başka yolunu bulamazsan Pick, yirmili yaşlarını görmeden antropoza girip öleceksin. Ben sana diyim bak. Yok arkadaş benim ilk yapmam gereken şey kendi kendime konuşmamak. Şu andan itibaren konuşmuyorum kendi içimde. Yok ya böyle da çok sıkılırım. Naber Pick? Ben en iyisi şu eve gireyim evde içerim sigaramı.

Bir kez olsun şu anahtarı elimi attığım gibi bulayım istiyorum çantamda. Buradaki mi hayır tirbuşon o. Onun ne işi var orada? Ah hatırladım 1 numarayla şarap içmiştik gecenin bir vaktinde. Ne günlerdi be. Geçen hafta mıydı oğlum o gün? Hatırlayamadım. Gerçi şaşırmıyorum hatırlamamama. Aha buldum anahtarı. Eve girer girmez kendimi yatağa atacağım. Bunu yapmayı ne kadar istesem de annem misafir var dedi. Ve misafir geleceği zaman o benim canım annem gider, nazi kampı yöneticisi gelir. O kadına bakınca sanırsınız pamuk gibi bir insan. Bir de misafir geleceği zaman görün onu.

“ Annelerin en güzeli ben geldim. “

“ Hoş geldin Pick. Hadi git elini yüzünü yıka da misafirimize hoş geldin de.”

Ben o kısmı direk atlamayı düşünüyordum. Sonra bir an gözlerinin içine baktım ve orada yapacağım hamleden sonra olacak olayların hepsini gördüm. O kırbaçlar, o oklavalar, o samuray kılıcı… Bizim bir samuray kılıcımız bile yok. Ekmek bıçağı mıydı acaba? Ya da annem benden habersiz, gizli bir samuray topluluğuna mı girmişti?

“ Tamam anne.”
Bu kadar da resmi olabilirim. Napayım benim de soğuk halim bu. Samuray kılıcım olmayabilir ama surat asarak bir insanı kolaylıkla öldürebilirim bence. Neyse Pick şimdi bırak insanları öldürme. Olabildiğince güleryüzlü ol ve misafirlere iyi davran.

“ Annelerin gülü ben geldim gelmes- “


Bu sefer olayı gerçekten son noktaya kadar götürmüştü bu çocuk. Yahu kapıdan kovsam bacadan giriyor. Banktan kovdum akşam eve misafir olarak geldi. Evet doğru tahmin ettiniz Winston!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder