Çocuk ben bunları düşünürken mutfağa gitmiş bile.
“ Pick, seni tanıyorum. Gergin olduğunda böyle davranıyorsun
sen. Ve nedense bugün çok gerginsin.”
Nedense mi? Oğlum sen dün bana sevgilim ol dedin. Ya
benimsin ya kara toprağın dedin. Canım diyip duruyorsun. Ve nedense ben
gerginim? Sen geriyorsun. Normal bir kahvaltı edişimiz olsa ben bu kadar
gerilmiş olur muydum çocuk? Senin yüzünden gerginim.
“ Senin yüzünden.”
Niye söyledim ki ben bunu? Şimdi neden benim yüzümden diye
konuya girecek ve dünkü konuşmaya dönecek konu. Of Pick, aklını seveyim Pick.
“Ben ne yaptım ki geriliyorsun?”
“ Dünkü konu Yedi. Biliyorsun o zaman da söylemiştim. Hiçbir
zaman hazır olmadım böyle bir şeye. Ve sen birden bana söyleyince afalladım.
Ayrıca resmen anlaşmışsınız gibi seninle buluşmadan önceki akşam eski sevgilim
aradı. Sadece beni özlediğini söylemek için aramış. Bütün bu olaylar beni
bunaltıyor biraz. İzninle ben biraz dışarı çıkıp kafamı toplamak istiyorum.
Kahvaltı için teşekkürler, annene de reçel için teşekkürümü iletirsin.”
Sanırım günlerdir yaptığım en doğru şey bu oldu. Ne
diyeceğini beklemeden kalktım ve kapıdan çıktım. Çıktım çıkmasında da aklım
dekoltede kalmadı değil. Of Pick odaklan biraz. Şu an kafan karışık. Söylediklerimi
düşünmemek için sürekli saçma şeyler düşünüyordum. Mesela pijamamda kaç tane
superman vardı? Annem akşam için benden neden domates almamı istemişti? Babamın
mutfakla alakası olmadığından pasta sorusunu soramadım kendime gerçi. Bir
dahakine artık ne yapalım. Bütün bu düşünceler de geçtikten sonra mecburen konu geldi söylediğim şeylere.
Sanırım bütün kafa karışıklığımı çocuğun üzerine dökmüştüm az önce. Ama ben ne
yapayım arkadaş iki güne sığmayacak kadar çok duygu yaşattılar. Benim suçum yok
burada. Desem de kendimi suçlu hissediyorum. Gideyim bari bu canını yediğimin Yedi’sinin
oturduğu banka oturayım.
Şimdi de düşünmeye başlamışken düşüncelerim bölündü. Yemin
ediyorum telefonu fırlatıp atacağım bir gün. Çalma artık, çalma arkadaşım.
Aramayı yine son çaldırmada açtım ve yine kim olduğuna bakmadan.
“ He buyur, ben Pickwick. Şu anda cevap veremiyorum. Büyük
ihtimalle kendimi çeşitli yollarla öldürmeye çalışıyorumdur. Mesajınızı
bırakmayın, içinizde kalsın.”
“Pickwick, dalga geçme. Mesajıma cevap vermedin. Dünyanın en
kötü dinleyicisisin diyeceğim ama değilsin de.”
“Yine mi sen? Winston bugün olmaz lütfen.”
“Neredesin?”
“Bir bank tepesine, üzerime gökyüzünden su samuru düşer
inşallah diye dua ediyordum ki sen aradın.”
“Belki böylesi senin için daha iyi olur?”
“İnan bana Winston, su samurunu tercih ediyorum hala.”
“Numaralara da bunu söylüyor musun Pick?”
“Sen Pickwick de lütfen. Ağzına yakışmıyor kısaltma.
Numaralarla benim aramdaki mizah anlayışı çok farklı. Onları görmek istemediğim
zaman görmüyorum en azından. Sana öyle bir şey yapmak mümkün mü? Telefonu
suratıma kapatıyorsun, ertesi gün benim evimde annemle oturmuş beni bekliyorsun
hatta yetmezmiş gibi çıkarken kapıyı da yüzüme kapatıyorsun. Numaralar daha
saygılı davranıyorlar en azından. Ve yetmezmiş gibi…”
“Pickwick ben hamileyim.”
bu bölümün bitmesi çok sarsıcı olmuş :D bi dk ya bölüm bölüm okuyunca kaçırdım ya da bu kötü bir şaka :D winston erkek değil miydi :D kesin bu onun bir şakası, dalga geçmesi :D
YanıtlaSilyazmaya devam et kovboy :*
Sanırım sonraki bölümde bunun cevabını alacaksındır :D
Sililk baştan beri buraya kadar okuyarak geldim senin kafandaki deli sorular kadar deli sorular döndü durdu falan beynimde sonra senin cinsel kimliğin hakkında sorular dönmeye başladı kafamda
YanıtlaSilerkek
kadın
sonra sanırım erkek dedim peki winston o da erkek sanırım ya numaralar (o.O) gögüs dekoltesi dediğine göre sanırım kadın eee süpermenli pijama mı sanırım pickwick' de bir kadın falan filan derken son cümlen ile
neler oluyor yahuuuuu dedim yani
kusura bakma lütfen internet problemleri nedeniyle yorumlara ulaşamadım bir süre. Aslında o karmaşıklığı verebilmiş olmam beni biraz olsun sevindiriyor. umarım takipte kalıyorsundur
Sil